18 Aralık 2015 Cuma

Boşluk



İnsan neden kendisini boşlukta hisseder?
Neden işe yaramaz?
Amaçsız!
Gün geçsin diye yaşayan!
Nefes almaya bile takatsiz!
Güneşin doğuşu ya da batışı neden bir anlam ifade etmez?
Günün her saati keyifsiz...
Anlamsız!
Salmış ve bitap...
Neden hiçbir yerde kendisine yer bulamaz insan?
Kafası sürekli içerden yoğun,
Kendi içinde konuşmaktan gözleri bulanmış.
Ya da neden içinde çığlıklar atarken, dışında susar insan?
Neden sadece hapşırırken bağırabilir?
Kalbi göğüs kafesine sıkışmış.
Ciğerleri baskı altında neden hisseder insan?
Neden eğlenirken bile kafası karışık?
Alkol alırken durulgan.
Konuşurken kırılgan.
Düşündükçe yıpranan.
Sabah uyanınca kızgın.
Neden hep uyumak ister insan?
Her fırsatta gözlerini kapatmak,
Duymamak dünyaya dair bir şey,
Kimseyi dinlememek.
Sadece uyumak ve sade rüyalar görmek.
Dinlenmek!
Kaybolmak rüyadaki ormanlarda,
Ağaçların arasından çıkmak bembeyaz kumsallara.
Turkuaz mavi sulara girmek.
Kaybolmak okyanuslarda.
Neden yalnız olmak ister insan?
Kimseyi darlamamak!
Sesinle yormamak!
Olaylarla boğmamak!
Kendini inandırmamak!
Sadece içinde konuşmak,
Her şeyi tek başına çözmek ya da çözdüğünü sanmak!
Neden sevemez insan ya da sadece BİR kere sever?
Bulamaz!
Çekemez!
Hissedemez!
Bütünleşemez!
Neden içinde ki çığlıklarında boğulur insan?
Sadece beden mi acı çeker sanar ya da sadece ruh?
...
...
...
ve...

Neden ölümü bekler insan?
Neden sadece zaman geçirmek için yaşar?
Neden saate sürekli bakar?
Neden doğacak günden beklentisi olmaz?


Koskoca yazılana hatta daha da çirkinleşerek sayfalarca çoğaltılabilecek bir yazıya...

Yek cevap:

Hep bir adım kala engellenen, kendisini engelleyen ya da mücbir sebeplerle gerçekleşemeyen ve gerçekleşemeyecek hayalleri yüzünden...

                                                                                                            Mustafa Selim YÜCEDAĞ

9 Aralık 2015 Çarşamba

Giriş

Amacım okur kitlesi oluşturmak, reklam yapmak, noolur okuyun boşa mı yazıyorum algısı oluşturmak değildir. Genel başlıktan da anlaşılacağı üzere "İç Ses" ; Mottom da, ben bu sesi susturamazsam o ses beni susturacak!

Mustafa Selim YÜCEDAĞ ben. Memleketti cart curt gereksiz muhabbetleri geçerek direk yazayım. İlkokulu ve liseyi Adapazarında boş beleş yerlerde okuduktan sonra, öss'ye 4. girişim de Marmara Ünv. İletişim Fak. RTS bölümünü kazandım ve hazırlık dahil 6 yılda bitirdim. Amma salakmışsın 4. seferde ilkokuldaki kardeşimde kazanır dediğinizi duyar gibiyim. Nasip diyelim o da benim salaklığım. 

Ünv. hayatım boyunca komilik, garsonluk, yardımcı barmenlik yaptım, catering şirketlerinde çalıştım. Klasik ünv öğrencisi işleri yaptım yani. Kendi mesleğimle alakalı ATV de Türkünü Söyle yarışmasında yapım asistanlığı, TRT de yayınlanmak üzere hazırlanan ancak yönetmenin vefatıyla rafa kaldırılan Yaşayan Bellek adlı programın hazırlık aşamasında, TNT tv de yayınlanan Frame Türkiye adlı yarışmada İstanbul evi yapım sorumlusu olarak çalıştım. Sonrasında hayat beni az sonra bahsedeceğim rahatsızlığımdan ve sektörün aşırı yozlaşmış halinden mütevellit sektörü bırakmaya daha rahat işlerde çalışmaya itti. Birden bire ne iş olsa yaparım abi moduna soktu. Avea da Extra Mobile Team de süpervizorlük, Garanti Koza inşaat, Varyap Meridian, Sarphan Finanspark projelerinde satış uzmanlığı derkeeen babamın rahatsızlığı nedeniyle 9 yıl yaşadığım İstanbulumu bir günde bırakıp kendimi Bursa'da buldum ve şuan yukarda da söylediğim gibi "ne iş olsa yaparım abi" moduyla kendimi atıksu arıtma tesislerinde satınalma bölümünde buldum. Allaha şükür aç değilim. 

Yukarıda da demiştim rahatsızlığım var. Yaklaşık 12 yıldır A.S. hastayım. O ne lan Aleyküm Selam gibi dediğinizi duyuyorum. Açılımı Ankilozan Spondilit. Allah aşkına anlattırmayın. Google dayıya yazınca ne melem bir şey olduğu sayfa sayfa yazıyor. Kısacası rahmetli Ahmet Mete IŞIKARA hastalığı. Allaha şükür daha kıçım başım yamulmadı ama yamulmayacak anlamına gelmiyor.

Okuma zahmetinde bulunan arkadaşlar diyebilir, ne yazıyor lan bu diye. Dedim ya amacım en başta yazılı ve mottom; ben bu sesi susturamazsam o ses beni susturacak.

Daha önce hiç bloğum olmadığı için tasarım felan uğraşmadan yazıyorum. Görüntüden dolayı sevmeyenlerden özür felan dilemeyeceğim yani. 

Burada ve bundan sonra yazacağım her şey gerek hayatın yoruculuğu, gerekse A.S. hastalığının insanda yarattığı ağır vücut yorgunluğu, depresiflik, sinirlilik, ileriyi görememe, vazgeçmişlik, yaşı ilerlemiş hasları görüpte kendini bunalımdan bunalıma atmışlık, kullanılan ilaçlar yüzünden oluşan yan etkiler, kimsenin senin hasta olduğuna inanmayışı ve inanamayışı, kendini yırtsanda sabah istediğin saatte uyanamayışın verdiği huzursuzluk, kaç saat uyursan uyu dinlenememişlik vb çoğaltılabilir nedenlerden ötürü yazılmış olup kaale alıp almamak size kalmıştır. 
                                                                                                                      Saygılarımla...